Raise Your Voice-(Sesini duyur)
  GRİPTE DOĞAL ÇARELER IŞE YARIYOR MU?
 



C vitamini, çinko, ekinezya, tavuk suyuna çorba...
Gribal enfeksiyonlara gerçekten çare olabilir mi? Ya da bunları tüketmek soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltıyor mu?
 

Burun akıntısı, hapşırık, kırıklık... Bunlar kimsenin yabancısı olmadığı ve herkesin mucizevi bir tedavi arayışında olduğu gribal enfeksiyon yani soğuk algınlığı şikâyetleri. Karıştırmamak lazım, gribal enfeksiyon soğuk algınlığı demektir, grip ise influenza denen belirli virüslerle oluşan özel bir hastalıktır. Burada biz soğuk algınlığından yani gribal enfeksiyondan bahsetmekteyiz. C vitamini, çinko, ekinezya, tavuk suyu çorbası yakamızı bırakmayan gribal enfeksiyonlara acaba gerçekten çare olabilir mi? Ya da gribal enfeksiyona yakalanmadan bunları kullanmak bizi korur mu? İşte size gribal enfeksiyonlara karşı doğal birer önleyici kabul edilen şeylerin karnesi.  

C vitamini mucize yaratamaz...

C vitamini almanın gribal enfeksiyonlara iyi geldiği ya da önlediği uzun yıllardır söylenir. Bu iddia kısmen,  C vitamininin hayvanlarda yapılan çalışmalarda virüse karşı direnci artırdığının bulunmasıyla desteklenmiştir. Ama ya insanlarda durum böyle mi?

Konuyla ilgilenen araştırıcılar arasında görüş birliği pek yok. 2007 yılında yapılan bir çalışma C vitamininin soğuk algınlığı belirtileri başladıktan sonra hastalığın süresini kısaltmadığını veya şiddetini azaltmadığını göstermiş. Ama gribal enfeksiyona yakalanmadan önce koruyucu bir önlem olarak her gün alındığında  C vitamini erişkinlerin yüzde 8’inde ve çocukların yüzde 14’ünde hastalık süresini hafifçe kısaltıyormuş. Başka bir çalışmada   ise maraton koşucuları gibi sağlığı yerinde kişilerde C vitamininin gribal enfeksiyon riskini yarı yarıya azalttığını gösteren daha yüz güldürücü bir bulgu da var.   C vitamininden mucize beklememek lazım ama onsuz da olmuyor, gribal enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisi olabilir gibi görünüyor şimdilik.

Bitkisel destek olan ekinezya da,  C vitamini gibi tartışma konusu olan bir gribal enfeksiyon çaresi. Ekinezya savunucuları onun bağışıklığı artıran, antiviral özelliklere ve başka yararlara sahip olduğunu söylüyorlar. Yakın zamanda (2007) yapılan bir çalışmada   ekinezya soğuk algınlığına yakalanma riskini yüzde 58 azaltmış ve hastalık süresini ortalama 1.4 gün kısaltmış.

Ancak 2005’te yapılan ve The New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışmada ise ekinezya hiç bir yarar sağlamamış. Biz son çalışmayı dikkate alırsak Ekinezya da C vitamini gibi gribal enfeksiyonda denenmesi gereken bir çare gibi görülüyor.

Çinko, son zamanlarda soğuk algınlığı virüslerine karşı çokça umut bağlanan desteklerden biri. Çinko pastilleri, burun spreyleri ve jelleri soğuk algınlığı virüslerinin çoğalmak için ihtiyaç duydukları proteinlerin yapımını önleyerek etki gösterebilir. Ancak çinkonun yararı konusundaki bilimsel çalışmalar kesin bir sonuca varamadı.

Tavuk suyuyla sıvı desteği

Yüzyıllardır soğuk algınlığına iyi geldiği söylenen tavuk çorbasının, iltihabı ve semptomların kötüye gitmesini önlediği söylenir. Bu iddiayı bilimsel olarak kanıtlamak kolay değil. Tavuk suyu ile laboratuvarda yapılan çalışmalarda  bu çorbanın üst solunum yolu enfeksiyonlarının semptomlarını hafifleten anti-inflamatuar (iltihap önleyici) özelliklerinin olabileceği bildirilmiş. Yararı kesin ispat edilmemiş olsa da, tavuk suyu çorba, gribal enfeksiyonlarda ihtiyaç duyulan sıvı desteğini sağlayabilir en azından. 

El yıkamak!

Şu ana kadar size çok özel bir haber veremedik gribal enfeksiyonlardan korunma konusunda. Ama pek çoğumuzun dikkat etmediği basit bir önlem çok yararlı olabilir hastalıktan korunmada. El yıkamak! Bu önlem gerçekten işe yarıyor. Yalnız küçük bir püf noktası daha var söylememiz gereken: Elleri yıkamak kadar dokunduğumuz yerlere de dikkat edelim çünkü soğuk algınlığı virüsleri yüzeyler üzerinde sanıldığından daha uzun süre canlı kalabiliyorlar. Bu yeni bir keşif.

Bir otelde geceleyen gripli kişilerin odalarında yapılan araştırmada, ertesi gün her bir odadaki 10 adet farklı eşyadan alınan örnekten yüzde 40’ında virüslerin mevcut olduğu bulunmuş. Bu da oldukça yüksek bir oran. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç şu ki, virüs bulunma potansiyeli olan yüzeylere dokunduktan sonra ellerimizi yüzümüze, burnumuza ve gözlerimize sürmemeliyiz. Zira bu virüsler hep sanıldığı gibi havadan değil, dokunduğumuz yerlerden de bize bulaşıyorlar.

Düzenli olarak ve özellikle şüpheli yüzeylere dokunduktan sonra elleri yıkamanın yanı sıra, havayı nemlendirmek ve sıvı alımını artırmak da koruyucu olabilir. Anlaşılan o ki etkili bir tedavi bulunana kadar gribal enfeksiyonun tedavisinden çok, korunma önlemlerini konuşacağız. 

 
  Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol